II. Abdülmecid, 1868 Mayıs’ında Dolmabahçe Sarayında Sultân Abdülaziz’in II. Kadınefendisi olan Hayrân-ı Dil Kadınefendi’den dünyaya gelmiş ve 18 Kasım 1922’de Halife Abdülmecid Efendi ünvanıyla hilâfet makamına oturmuştur. 1 yıl 3 ay kadar süren hilâfeti, saltanat yetkileri bulunmayan hükmî bir hilâfettir. Arapça, Farsça ve Fransızca’nın içinde bulunduğu 6 yabancı dil bilen, iyi bir hattât, ressâm ve müellif olan Abdülmecid Efendi, hala kızında muhafaza edilen ve tarihimizin önemli noktalarını aydınlatacak olan 12 ciltlik Hâtıralar kitabını kaleme almıştır.
Kuvay-ı Milliye 6 Kasım 1922’de İstanbul’a girmiş ve 29 Ekim 1923 tarihinde de Cumhuriyet ilan edilmiştir. Cumhuriyet’in ilanında, Ankara Türkiye Cumhuriyeti’nin ve İstanbul ise Hilâfetin merkezidir. Ancak İngilizler, hilâfetin İslâm birliğini sağlayan tek sebep olduğunu bildiklerinden, ısrarla hilâfet müessesesinin ilga edilmesini istemektedirler. İşte bu ısrarlı tutumlara, I. Büyük Millet Meclisinden onay çıkmamıştır. Erken seçime götürülen Meclis, yeni üyeleri ile 3 Mart 1924 tarihinde Hilâfeti ilga etmişlerdir. Hilâfetin ilgasının tamamen İngilizlerin baskısı ile olduğu, bütün yönleriyle ortaya çıkmış bulunmaktadır. Böylece İslâm’ın ilk halifesi Hz. Ebubekir, son ve 102. halifesi de Halife Abdülmecid olmuştur.
Hilâfet makamı Osmanlı Hânedânından alınınca, Hicaz Meliki Şerif Hüseyin ile Mısır Meliki Fuad, bu ünvanı elde etmenin yollarını aradılar; ancak İngilizler, bu makamın hiç bir şekilde ihya edilmesine taraftar olmadığından muvaffak olamadılar. Büyük Millet Meclisi ise, hilâfet vazifesini kendisi üstlendi. Dolayısıyla, hala hilâfet ünvanı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevi şahsiyeti üzerinde bulunmaktadır. Sonradan Kral Faysal da bu ünvana sahip olabilmek için gayret göstermiştir.
Cumhuriyet tarihçilerinin verdiği bilgilere göre, Mustafa Kemal, hilâfetin ilgasından sonra sadece şehzâdelerin ihrâcı taraftarı idi. Ancak İsmet İnönü’nün katı tutumu, bütün Osmanlı Hânedânının vatandan ihrâcı ve bize miras bıraktıkları vatandan sürgün edilmeleri kararını çıkardı. Evvela, Halife Abdülmecid, 4 Mart Sabahı yakınları ile birlikte Çatalca’ya sevk edildi ve oradan da trenle Türkiye dışına çıkarıldı. Malları tasfiye edildi ve vatanın sahipleri sahipsiz olarak yâd ellere gönderildi. Dünyanın çeşitli yerlerine giden Hânedân’ın çoğunlukla Beyrut ve Fransa’nın Nice şehrini tercih ettikleri ve sonra da Kahire ve İskenderiye’ye geldikleri görülmektedir. Halife Abdülmecid, sıkıntı ve yokluklar içinde 23 Ağustos 1944 tarihinde Paris’de vefat etti. Vasiyetine rağmen cenazesi kabul edilmeyince, Paris’de 10 yıl bekledi ve sonra da Medine’de Harem-i Şerif’e defn edildi. Son oturduğu evde kira ile ikamet ediyordu.
KADIN EFENDİLERİ: 1-Şeh-süvâr Baş Kadın Efendi. 2- Hayrünnisâ İkinci Kadın Efendi. 3- Atıyye Mehistî III. Kadın Efendi. 4- Bihrûz 4. Kadın Efendi. ÇOCUKLARI: 1- Fârûk Efendi. 2- Hatice Hayriyye Dürr-i Şehvâr Sultân .
Gönderen Aytekin AYDIN - Salı, Mayıs 26, 2009